Pages

23 Şubat 2010 Salı

Platon -Eflatun-

Platon -Eflatun- 
M.Ö. 427-347

Platon Sokrates'in öğrencisidir. Rasyonalist anlayışı daha sistematik bir yapıya dönüştürmüştür. Platon'a göre iki evren vardır: Biri duyumlanabilen varlık evreni, diğeri akıl ve düşünme yoluyla kavranabilen idealar evrenidir. Asıl gerçeklik idealar evrenidir.

Duyular yoluyla kavranabilen evren, idealar evreninin bir görüntüsü, kopyasıdır. İnsan, gerçek bilgiye, idealar evrenini kavrayarak, yani düşünerek varabilir. Duyumlanan evrenin bilgisi yanıltıcıdır ve görelidir. Bu düşünceleriyle Platon, rasyonalizmi idealizmle özdeşleştirmiştir.

İdealar ve duyumlanan evren kavramlarını şöyle düşünebiliriz. Matrix benzeri sanal bir dünya oluşturduğumuzda programa bağlanan kişi kendini bambaşka bir dünyada bulur. Bu yeni dünyada algıladığı herşey işte bahsedilen duyumlanan evrendir. İdealar evreni ise bilgisayardaki yüklenmiş olan programda varolan bilgilerdir.

Burdan anlaşılan gerçek şudur: duyumladığımız evren gerçek değil bir hayaldir. Gerçek varlıklar bambaşka bir boyutta, bambaşka bir varoluş şeklindedirler.

21 Şubat 2010 Pazar

Fred Alan Wolf


3 Aralık 1934 -

Kaliforniya Üniversitesi'nde parçacık fiziği bölümünden Dr. Fred Alan Wolf, dünyada kuantum fiziğinin en önde gelen bilim adamlarındandır.Wolf görünen dünyanın aslında bir hayal olduğunu bizlere şöyle açıklıyor:

Tüm materyalizmin, fiziksel dünyanın, bildiğimiz gerçekliğin, tüm varlığın ötesinde birşey var. Bu geleneksel dualizmi de dışlayacaktır. Ben bunu mistik bir görüş olarak değil, kuantum fiziği olarak görüyorum. Bizim en modern fiziksel dünya anlayışımıza göre, tanımlanamaz bir dünya, mistik bir dünya, "hayali" bir dünya olabilir. Alman fizikçi ve kuantum mekaniğinin önderlerinden Werner Heisenberg'in öne sürdüğü gibi, bilinci fiziğe getirdiğinizde, görüneni oluşturan bakan kişidir. Yani görünen, bakıldığı için oluşur... Ben gerçekliği daha farklı görüyorum. Gerçek, daha çok bir rüya gibidir, ben rüyada bir gerçeklik görüyorum. Hepimizin bir parçası olduğu, bu rüyayı oluşturan bir varlığı veya büyük bir Ruh'un varlığını kabul ediyorum. Ve bu bilimsel açıklamalarla varabileceğimiz bir sonuç.

Robert Lawrence Kuhn, Closer To Truht, Mc Graw-Hill,New York,2000,s.8

Ayrıca atomun yapısını incelediğimizde büyük bir boşlukla kaşılaştığımızı şöyle anlatmıştır:

... bizim yaşadığımız gezegendeki hayatın, evrenin ne kadar boş olduğunu düşündüğümüzde, bir sürpriz olduğunu anlayabiliriz. Aslında, evrenin %99'dan fazlası hiçbir şeydir! Evrenin endişe verici bir hızla genişlemekte olduğunu dikkate alırsak, daha önce hiç olmadığı kadar çok hiçlik meydana gelecektir! Buna bu şekilde bakmak bizde hayranlık uyandırıcı bir saygı oluştururken, atom altı parçacıkların mikrodünyasını dikkate aldığımızda, durum daha da fenalaşır. Deyim yerindeyse, hiçbir şey yoktur.

Fred Alan Wolf, The Spiritual Universe "One Physicist's Vision of Spirit, Soul, Matter and Self", Moment Point Press, 1999, s. 99

8 Şubat 2010 Pazartesi

René Descartes


31 Mart 1596 - 11 Şubat 1650

Descartes rüyalarımızdan yola çıkarak dünyanın gerçekliğini sorgulamış ve maddenin gerçekte olmayabileceğini anlatmıştır.

“Rüyalarımda şunu bunu yaptığımı, şuraya buraya gittiğimi görürüm; uyanınca da hiçbir şey yapmamış, hiçbir yere gitmemiş olduğumu, uslu uslu yatakta yattığımı anlarım. Benim şu anda da rüya görmediğim, hatta bütün hayatımın bir rüya olmadığı güvencesini bana kim verebilir? İşte bütün bunlardan, içinde bulunduğum dünyanın gerçekliği tümü ile şüpheli birşey oluyor.” (Macit Gökberg, Felsefe Tarihi, s.263)

4 Şubat 2010 Perşembe

George Berkeley


1685-1753


Berkeley felsefe tarihinin en büyük isimlerinden biridir. Maddenin sadece algı düzeyinde var olduğunu, bu algıların kaynağının ise Allah olduğunu ispat etmiştir. Bir sözünde şöyle der:

"Duyulur dünya bizim çeşitli duyularımızla algıladığımız dünyadır; duyularla fikirlerden başka hiçbir şey algılanamaz; ve bir fikir ya da fikir anatipi, bir zihin içinde olmaktan başka
hiçbir yerde var olamaz." (1)

Başka bir sözünde ise bu 'fikirlerin'(yani algıların) kaynağını şöyle açıklar:

"Algıladığım şeylerin benim kendi fikirlerim olduğu, ve hiçbir fikrin benim zihnim dışında var olamayacağı besbellidir. Şurasıda yine besbellidir ki,
benim algıladığım fikirler ya da şeyler, gerek kendileri, gerek anatipleri, benim zihnimden bağımsız olarak vardırlar, çünkü onları meydana getirenin ben kendim olmadığımı , 
gözlerimi ya da kulaklarımı açtığımda hangi özel fikrin etkisi altında kalacağımı dilediğim gibi belirlemek gücüne sahip bulunmadığımı biliyorum. 
Şu halde, bu fikirlerin ya da şeylerin başka bir zihinde, iradesiyle onları bana görülür, duyulur kılan bir zihinde var olmaları gerekir." (2)

Berkeley karşısında ise materyalistlerin sözcüsü konumuna gelmiş olan Bertrand Russell 'Felsefenin Problemleri' adlı eserinde Berkeley için şöyle demiştir: 

"…Berkeley, herhangi bir mantıksızlığa düşmeden, maddenin varlığını reddetmenin mümkün olduğunu ve
eğer bizden bağımsız olarak bir şey mevcut olsa bile duyularımız tarafından algılanamayacağını, ispatlama onuruna sahiptir."

(1) Hylas İle Philonous Arasında Üç Konuşma, s.67
(2) Hylas İle Philonous Arasında Üç Konuşma, s.70